IFC Nedir

Dünya Bankası’nın özel sektöre açmış olduğu kredilerde mutlaka ilgili hükümetten geri ödeme garantisi istemesi Dünya Bankası’nın faaliyet alanını oldukça kısıtlamıştır.

Bu nedenle, 20 Temmuz 1956’da, 31 ülkenin sermayesinin % 75’ini taahhüt etmesiyle IFC kurulmuş ve çalışmalarına başlamıştır.

– IFC, gelişmekte olan ülkelerde özel sektör kuruluşlarına kredi verir.

– IFC ve IDA’ya üye olmak için Dünya Bankası ve IMF üyeliği gerekir.  

 

Amaçları

 

IFC’nin temel amacı, Dünya Bankası’na ek olarak, özel yatırımcılar ile bunlarında ortak olduğu kamu teşebbüslerinin özellikle gelişmekte olan ülkelerdeki verimli yatırımlarının gelişmesini desteklemektir. Bu amaçla, ilgili hükümetten geri ödeme garantisi istemeden özel teşebbüs kuruluşlarına fon sağlar, yerel ve yabancı yatırımcıları biraraya getirerek yabancı sermayenin ödemeler dengesine olumlu etki etmesine yönelik ortam oluşturmaya çalışır ve danışmanlık yapar.

IFC ile Dünya Bankası ve IDA arasındaki temel fark, IFC’nin kalkınma çabalarına özel kesim aracılığıyla Dünya Bankası ve IDA’nın kamu kesimi aracılığıyla katkıda bulunmaya çalışmalarıdır. 

 

Yapısı ve Yönetimi

 

IFC, aynen Dünya Bankası gibi yönetilir. Fakat Dünya Bankası’ndan ayrı bir kişiliği vardır. Dünya Bankası başkanı, Guvernörler Kurulunun da başkanıdır ve bu sıfatla IFC’nin başkanını atar. Banka’nın Yönetim Kurulu aynı görevini IFC içinde yerine getirir. IFC’nin merkezi Dünya Bankası gibi VVashington’dadır. 

 

Finansman Kaynakları

 

IFC’nin finansman kaynakları Dünya Bankası’ndan ayrıdır. Başlangıçta kurumun Banka’dan borç alması yasaklanmıştır. Fakat 17 aralık 1965’te bu yasak kaldırılmıştır.

Kaynakları şöyle sayılabilir:

1-  Dünya Bankası’ndan aldığı borçlar,

2-  Uluslararası sermaye piyasalarından aldığı borçlar,

3- Tahvil ve hisse senedi alım satımından kazandığı gelirler,

4-  Üye ülkelerdeki iştiraklerinden elde ettiği kazançlar,

5- Açtığı kredilere uyguladığı faizler,

IFC, Dünya Bankası ve IDA’dan farklı olarak, üye ülkelerdeki şirketlere ortak olabilir. IFC’nin bu şekilde yatırımlardan kar sağlayarak kaynaklarını artırma imkanı vardır.

IFC, yüksek derecede kredi değerliliğine sahip olduğu için, uluslararası piyasalardan düşük maliyetle borçlanabilme imkanı vardır.

 

Kredileri

 

IFC’nin sağladığı imkanlar, Dünya Bankası’nın ve IDA’nın   sunduğu tek imkan olan krediye göre daha geniştir ve üç tiptedir.

 

Proje Kredileri

 

IFC üye ülkelerde verimli ni­telikteki özel sektör yatırım­larının finansmanına katkıda bulunur ve bunun için ilgili hükümetlerden garanti iste­mez. Genelde.finanse ettiği özel sektör kuruluşlarının hisse senetlerine yatırım yapmaz. Kredi verdiği özel sektör kuruluşunun hisse se­netlerine yatırım yapacaksa, bunların miktarını yönetimde söz sahibi olmayacak şekilde sınırlı tutar. Çok küçük mik­tarlardaki finansman talepleri, yönetim maliyetlerinin çok yüksek olduğu gerekçesiyle kabul edilmemektedir.

–  Krediyi sendikasyon kredi şeklinde ortak finansman yo­luyla da açabilir. Bu tür kredi­lerde lider rolünü üstlenir. Dünya Bankası ile de böyle bir ortaklığa girebilir.

–  Kurum günümüzde 30-35 Milyon Dolara kadar olan ya­tırım projelerine kredi ver­mektedir. Daha önce bu miktar tek proje için 6 Milyon Dolar ile sınırlı idi. 

 

Pay Sahipliği (Sermaye Katılımları)

 

Gelişmekte olan ülkelerdeki yatırımlara pay sahipliği yoluyla da katılabilir. IFC fi­nanse ettiği şirkette pay sahibi olur. Pay sahipliği IFC’yi de riske dahil, ettiği için IFC bu tür yatırımlarda daha dikkatli olur. 

 

Diğer İmkanlar

 

IFC, gelişmekte olan ülkelerdeki özel kesim kuruluşlarının finansman ihtiyaçlarını karşılamak üzere, bu kuruluşların hisse senetleri ve tahvilleri üzerine işlem yapabilir. IFC; bu tür kıymetli evrakları içieren fonlar kurmakta ve bu fonları  sermaye piyasalarına sunarak, gelişmiş ülke serma­yelerinin gelişmekte olan ülkelere yönlendirilmesine yar­dımcı olmaktadır. Fonların arkasında IFC’nin güvencesinin olması fonların cazibesini artırmaktadır.

 

Kaynak: https://www.ekodialog.com/uluslararasi_ekonomi/uluslararasi-finans-kurulusu-ifc.html